İleti posta adresime çok sayıda mektup ve haberler alıyorum. Çok takdir ettiğim eğitimci Türk kültür aşığı, Kıbrıs
üniversitesi öğretim üyesi ağbeyim hocam Prof.Dr. Ata Atun gündeme dair mektubunu aldım. Bende Yozgat FM'de okurlarım için hocamın bu mektubunu köşemde okuyucularımıza sunuyorum.
Günlük olaylardan baş kaldırıp, içteki siyasilerin açıklamalarını ve çizdikleri karamsar tabloları
göz ardı edip büyük resme bakabilirseniz Türkiye’nin son bir asrın en büyük tehdidi ve
saldırısı altında olduğunu net bir şekilde görebilirsiniz.
Kendini dünyanın küresel yöneticileri olduğuna inanan kişilerin gözünde Türkiye artık “cici
çocuk” değil. Türkiye’nin, bu küresel yöneticilerin istedikleri her şeyi yapmaması, kendi
savunma sanayisini kurması, gıda üretiminde kendine yeterli olması, dış müdahalelere ve iç
darbelere dirençli hale gelmiş olması, bölgesel bir güç haline gelmesi ve en önemlisi de kişilik
kazanıp söz dinlememesi nedeni ile dövülmesine, söz dinlememeye devam ederse
cezalandırılmasına ve de gücünün yok edilerek küçültülmesine karar verilmiş.
Bu babayiğitler Türkiye’yi kendi istedikleri forma ve kalıba sokmak için önce vekalet savaşları
ile ekonomisini bozmayı denediler. Türkiye’nin parasını, pulunu, enerjisini bu savaşlarla
mücadeleye harcayarak tüketmesini planlamışlardı. Bunun yeterli olacağını sandılar ama
başaramadılar.
Bu sefer ikinci aşamaya geçtiler. Libya, Irak ve Suriye’de uyguladıkları yöntemi yürürlüğe
koydular. İçte kaos yaratıp iç savaş çıkartarak Türkiye’yi yıpratmayı, yönetimi devirerek kendi
adamlarını başa getirmeyi planladılar, aynen 17 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980’de yaptıkları
gibi. Bu yöntemleri de başarılı olamadı. Bırakın başarı kazanmayı, görünmez bir şekilde içine
ellerini soktukları TSK’ya ve MİT’e uzanan elleri kesildi, bağları koparıldı.
Şimdi de üçüncü aşamaya geçtiler. Bana göre son kozlarını oynuyorlar. Hedefleri Türkiye
içinde bir kaos yaratarak Türkiye’yi kutuplaştırmak, cüceleştirmek ve diklenmesini önlemek.
Esasen Türk milletinin yapısından ve DNA’larından dolayı silahla Türkiye’ye diz
çöktüremeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle bu sefer seçtikleri yöntem de farklı. (Gerçi
bunu eski ABD Başkanı Trump da denemişti ama ABD-Türkiye görüşmeleri sonrasında çokta
ileri gidememişti.) Türkiye’ye karşı yapılan saldırı an itibarı ile silahlı değil finansal.
İşin özü, çok kritik bir döneme girmiş bulunmaktayız. Kalın perdelerin arkasındaki mali
veriler, 2022 yılı Haziran ayında 1 ABD dolarının gerçek değerinin 10.50-11.00 TL civarında
olması gerektiğini söylüyor. Türk Lirası, kasten ve içte kaos yaratılmak için yapay bir şekilde
değer kaybına uğratılıyor.
ABD ve AB tarafından Yunanistan, Türkiye’ye karşı kışkırtılıyor.
ABD ve AB tarafından PKK/YPG’ye mali destek verilip silah ile donatılıyor.
ABD ve AB tarafından yapılan girişim ve vekalet uygulamaları ile Türkiye’nin Rusya ve İran ile
olan ilişkileri zayıflatılmaya ve bozulmaya çalışılıyor.
Hedef, Türkiye zayıf, güçsüz, korumasız ve dostsuz kalsın ki kendini dünyanın yöneticisi sanan
kişilerin istediklerini yapsın!
Oyun bu sefer gerçekten çok büyük ve bizim bu oyuna gelip kaos tuzağına düşmememiz,
nelerin yapılmak istendiğini görüp ona göre davranmamız gerekiyor.