Göppingen sehri Uhingen kasabaısnda Türk Kültür dersi öğretmeni beşyıllık eğitimine noktayı koyarak veda etmişdi. Okul aile birliği derneği’de bir veda proğramı düzenlemişti. Veda gününe Göppingen ve cevresinde görev yapan ne koordinatör nede diğer meslekdaşları vardıllar. Sadece duyarlı veliler ile Uhingen DITIB iderecileri iştirak etmişlerdi. Uhingen Okul aile birliği başkanı Yılmaz Heybeli misafirleri hoşgeldiniz dedikden sonra Tahsin öğretmenin beş yıllık hizmetleri anlatı . Daha sonra Tahsin Tokyürek hocayı kürsüye davet etti. Tahsin öğretmen giderken adeta, Avrupa’lı Türk için yazdığı receteyi bir doktur edasıyla anlattı. Avrupa'da yaşayan bizler için çok önemli gördüğüm bu projeyi Tahsin hocamız, okul ile Camiyi aynı terazide tutmuş,gönüllü olarak çocuklarımıza Cami de Mathematik,Almanca,Türkçe dersler vermiş,onlarca evladımızın Alman liselerinde okumalarına vesile olduğunu sevinç içinde öğrendim. Özlenen ve aranan eğitimcilerimizin özlemimi duyarken Tahsin hocamızın özlemi ve kalemiyle, başbaşa bırakıyorum.
CAMİ MERKEZLİ KİMLİK İNŞASI PROJESİ
Bu gün sayıları üç milyonu aşmış olan Müslüman Anadolu insanı, yarım yüzyılı aşkındır üzerinde yaşadığımız coğrafyada yaşamaktadır. Bu insanlar anavatanımız ile bağlarını koparmamakla birlikte, ana vatandan uzakta olmaktan kaynaklanan çeşitli sorunlar ile yüz yüze kalmışlardır ve kalmaya da devam etmektedirler. Bu sorunların en yakıcı olanı ise milli ve manevi değerlerimizi yeterince bilememekten, hissedememekten ve yaşayamamaktan kaynaklanmaktadır. Dahası değerlerinin ana kaynaklarından beslenemeyen ve Almanya'da doğmuş olan yeni nesiller hakim ve popüler kültürün rüzgarına kapılmaktan maalesef çoğunlukla kendilerini kurtaramayarak, kimlik ve kişilik krizine girmektedirler. Çoğunlukla sonuçta adı Müslüman ve Türk olan ama yaşantısı ve değerleri bunun tam tersi olan, kızlı ve erkekli insan tipleri ortaya çıkmaktadır. Almanya başta olmak üzere Avrupa'da yaşayan Müslüman Anadolu insanının farkında olunsun veya olunmasın en büyük sorunu budur.
Özellikle yeni nesillerin yaşadığı bu sorunları farkedenler ciddi emekler harcayarak camiler ve dernekler kurmuşlardır. Bu amaçla devletimiz buralara din görevlileri ve öğretmenler göndermektedir. Bu doğrultuda yapılan çok iyi niyetli ve gayretli çalışmalar vardır. Şunu çok iyi biliyorum ki bu amaçla çalışan her din görevlisi, her öğretmen ve her dernek yöneticisi arkadaşlarım ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmaktadır. Fakat bütün bu çalışmalar neticesinde ulaşılan genç insan sayısı maalesef çok sınırlı ve elde edilen verim de düşük olmaktadır. Çünkü burda bütün değerler sistemimizi tehdit eden bölgesel değil, küresel bir yangınla karşı karşıyayız. Bu yangında özellikle gençlerimizin dili , kültürü, ahlakı ve imanı yanıyor. Toplumsal bağlarımız çözülüyor, aileler dağılıyor. Binlerce gencimiz diskoların, barların, bahnhofların, köprülerin kuytu ve karanlık köşelerinde; sigaranın, alkolün ve uyuşturucunun pençesinde eriyip gitmektedirler.
“Binlercesi her yıl Jugendamtlarca çeşitli sebeplerle ailelerinden koparılmaktadırlar ve bunların önemli bir kısmıda Hristiyan ailelere teslim edilmektedir. Gençlerdeki suç oranı ve hapisanelerdeki Türk sayısı, oran olarak diğer göçmenlerden daha fazladır. Bu ve benzeri sorunlarda binlerce anne baba çaresizliğin kahrını yaşamaktadırlar. Böylesine devasa boyuttaki bir yangına bireysel çabalarla dur demenin mümkün olmadığı ortadadır. Burada gerekli olan; din görevlisi, öğretmen, dernek yöneticisi ve ailelerin birlikte, eşgüdümlü olarak çalışacağı kollektif bir bilinç oluşturmak ve bu bilinçle geleceğe dönük müfredat, plan, proje hazırlamak ve sürekli kendini geliştiren bir sistem kurmaktır. Burada devletimiz de en azından altyapı ve sistem kurmada bu konuya daha çok el atmalıdır diye düşünüyorum.
Biz bu amaçla doğru yolda atılmış mütevazi bir adım olsun diye ekteki'Cami Merkezli Kimlik İnşası Proje'ni hazırladık.Neden kimlik inşası diyoruz? Çünkü başta gençlerimizde olmak üzere yaşanılan ve sonuçları yukarıda anlatılan sorunların merkezinde kimlik krizi veya kimlik çatışması diye adlandıracağımız sosyolojik gerçek yatıyor. Bu vesile ile insanımızın kendisi ve değerleri ile barışık bir kimliğe kavuşmasını arzu ediyoruz. Neden cami merkezli olmalı? Çünkü kimliğimizin özünü İslam oluşturmaktadır. İslamın; üzerinde yaşadığımız coğrafyalarda hem teorik hemde pratik olarak öğretileceği en önemli merkezler camilerdir. İnsanımızı günümüzde anne ve babasından öğrendiği taklidi imanı kurtaramamaktadır. Ve ihtiyaç duyulantahkiki iman ancak camilerde öğretilebilir.
Projemiz çocuklarımızda bu vesile ile tahkik ederek iman etmelerine fırsat sunmaktadır. Zaten çok kültürlü ve çok dinli Almanya ortamında bu bir mecburiyettir. Zira çocuklar veya gençler, gerek okullarındaki derslerde gerekse arkadaş ortamlarında inançların bütün kurallarını sorgulamaktadırlar. Bu proje bu sorgulamalara çocuklarımızı İslam inancına göre hazırlama görevi görecektir.
Bu projenin bir özelliği de çocuklarımıza dilimizi ve kültürümüzü aktarma iddasında olmasıdır. Projedeki sosyal kulüp çalışmaları sayesinde Türkçemizin, edebiyatımızın, tarihimizin ve kültürümüzün zengin örnekleri (şairler, devlet adamları, Nasreddin Hoca, Hacivat - Karagöz vb.) cocuklarımıza aktarılabilecektir. Sosyal kulüp çalışmaları aynı zamanda çocuklarımızın camiye severek gelip eğlenerek katılmalarına hizmet edecektir. Böylece İslami eğitim çalışmalarıda monotonluktan kurtulacaktır”ve söyle devam etti.
“Sonuç olarak bu projeye göre camiler okul gibi toplumun her kesimine İslamın öğretildiği, kültürümüzün yaşatıldığı yerler olacaktır. Tıpkı Sevgili peygamberimizin Medine'de kurduğu "Suffa Okulu" gibi. Hazırladığımız bu proje taslağı geliştirilebilir, eklemeler ve çıkarmalar yapılabilir. Proje uygulamadan önce ciddi bir ön hazırlık ve uyumlu bir ekip gerektirmektedir. Gayret bizden, başarı Allah'tandır. Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun”dedi. Tahsin Öğretmeni dinlerken otuzbeşyillik göc hayatimda onlarca öğretmen arkadaışmızla tanıştım bir muhabir gazeteci olarak takib ettim. Hepsininde mutlaka etkisi ve faydası olmuştur, ama bende izi kalan bundan 1993-1998 yıllarında hizmet eden Lütvi hocayı hatırladım birde Tahsin öğretmeni derin bir his ve memmuniyetle dinledim. Keşke bu başarılı ögretmenlerimiz üzerinde rotasyonlar kalkmalı Avrupalı Türk Çocukları için hazırladığı projeyi uygulama imkanını verebilseydik.